• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kültür Portalı

Rum Cemaati



KUŞADASI RUM MİLLETİ






Osmanlı arşiv belgelerine göre 16. yy sonlarında bugünkü Soğucak mevkiinde “ Anya “ adlı kaza, bir Osmanlı kadısı tarafından idare edilmektedir.  Bu asrın sonlarında buraya en yakın bölge olan “ Akçaşehir “ civarına az sayıda Rum iskân edilmiştir. Kuşadası bölgesi ise 1630-1640 yıllarından itibaren hem Ayasuluk, Tire gibi civar yerlerden, hem de Ege adalarından gelen “ Rum tüccar” ların cazibe merkezi olmaya başlamıştır. Kuşadası’na yerleşen Rumlara ait ilk arşiv kayıtları ise 1661 yılını göstermektedir. O yıl toplam “ 76 Ortodoks ailenin Kuşadası’nda yaşadığı”   tespit edilmiştir. Bu kayda göre Rum tüccarlar öncelikle Kuşadası ticaretinin ana üssü olan “ Kurşunlu han” da oda kiralamışlar ve kent ticaretini gözlemişlerdir. Bir süre sonra ticaretin cazibesi ve kentin büyüsüne kapılarak “ sur dışında “ gerekli izinleri alarak kalıcı olarak yaşamaya başladılar. 

Rumlar; Kuşadası Osmanlı idarecilerinden izin alarak surların dışında “ Rum-Ortodoks Mahallesi”  oluşturmaya başladılar. 1745 yılında Girit-Hanya’nın Osmanlı tarafından zapt edilmesine nazire olarak Kuşadası’nda bir Rum-Ortodoks mahallesine “ Hanya”  adı verilmiştir. Hanya mahallesinin kurulduğu yere Türkler Kese dağı, Rumlar Elias dağı demişlerdir. Daha sonra bu mahalle 19.yy. da “ Dimyat  mahallesi”   adını almıştır. Rumların 18. yy ilk yarısında Kuşadası ve çevresinde çoğalmalarının ve şehrin Türk-İslam milletinden sonra sayıca ikinci millet olmasının çeşitli nedenleri vardır. Bunlardan ilki ve en önemlisi “ şehrin limanının sunduğu ticaret imkanları ve beraberinde getirdiği zenginliktir.” Kuşadası Rum Milletinin kurucusu olarak Tireli bir Rum ailenin oğlu olan “ Manolakis Benlioğlu”  kabul edilir. 1733 yılında Tire’de doğan Manolakis, 18 yaşındayken ticaret yapmak için Tire’den Kuşadası’na gelir.  Önceleri “ Kurşunlu Han” da bir oda tutar, sonra sur dışında bir ev yapar. Tüccar olarak Kuşadası’na yerleştikten sonra, Rum ailelerden birinin kızıyla evlenir. Daha sonra Rumların dağınık ve sahipsiz hallerini görerek onları bir cemaat haline getirmeye karar verir.

Manolakis Benlioğlu liderliğinde Rumlar millet haline gelirler. Benlioğlu’nun çocukluk arkadaşı olan Tire voyvodası “ Mustafa paşa” nın da yardımı ve paşanın dönemin Osmanlı idarecilerini ikna etmesiyle  “ Kuşadası Rum Cemaati izin beratını ” alır. Rumlar kese dağındaki evlerinin sayılarını artırdıkları gibi 1756 da  “ Yeni Efes Hastahanesini”  hizmete açarlar. 1780-1896 yılları arasında ise “ Aziz Yorgo Katedrali” ni inşa ettirerek kilise sayılarını ikiye çıkarırlar. Böylece Kuşadası’nın ikinci büyük toplumu olurlar. Bu arada “ Sakız ve Sisam adalarında “ yaşayan Rumların bir kısmı da Kuşadası’na göçerek kente yerleşirler.

Yunan kaynaklarında da Kuşadası Rumları detaylıca anlatılmış ve meşrutiyetten (miladi 1876)  cumhuriyete kadar olan dönem Yunan kaynaklarında “ Yeni Efes  “ olarak belirtilmiştir. Kuşadası; idari olarak Aydın vilayetine, dini olarakta Efes metropolitliği sınırları içindedir.  Yeni Efes şehrinin nüfusu 8000 civarında olup, 4000 kişi Türk, 3000 kişi Rum ve geri kalanı Ermeni ve Yahudiler olarak yer almaktadır.  Bölgenin belli başlı ürünleri; üzüm, şarap, tütün, buğday ve arpadır.  Tek sanayi ürünü ise kaza merkezinde imal edilen ancak ticareti günden güne azalmakta olan “ helva ”dır. Helva yılda yaklaşık 1.000.000 okka olarak Rusya, Mısır ve Girit’e ihraç edilmektedir.  Meyan kökü ise kaza limanından gönderilen en önemli ihraç ürünüdür. Söke’de ticarethaneleri bulunan  Mark Andirus ve Forbes’in  yeni Efes’teki temsilcisi “ Kasenefon Aleksakis” dir.  Meyan kökü balya olarak sandık içinde ya da balı şişelenerek Avrupa’ya gönderilir.

Kuşadası Rum milleti , Osmanlı Türk’ünün müsamahasını  her zaman suiistimal etmiş , sinsi bir şekilde saman altından su yürütme misali asıl emellerini saklayarak her zaman  Türk milletini  arkadan vurmuştur. Kuşadası’nda ilk yerli Rum milleti ihanetini “ rahip Oyniyoz” adlı bir Aynaroz papazı yapar. Kuşadası’nı 1779 yılında Kudüs papazlarından olan bir arkadaşıyla birlikte karıştırmıştır. Kuşadası Yerli Rumların ihanetinin zirveye çıktığı tarih ise ; 1821 yılında başlayan ve sonunda Yunanistan’ın bağımsız bir devlet olmasıyla biten “ Mora isyanı” dır. Mora isyanı” sırasında Kuşadası Rum Metropolitliği, Osmanlı’yı arkadan vuran ve Kuşadası Türk-İslam cemaatine kâbus dolu günler yaşatan “Rum eşkıyaları ”nın beslenip korunduğu bir üs olmuştur. 1869 Maarif  Nizamnamesi” doğrultusunda Kuşadası’nda tanzimatın eşitlik ilkesine uygun “Müslim ve gayr-i Müslimlerinde yer aldığı meclisler, sandıklar ve komisyonlar” kuruldu. Örneğin “kaza yönetim meclisi, belediye örgütü, menafi sandığı (banka) eğitim komisyonu, ilk ve ortaokullar” çağdaş kurumlardır. Ayrıca, bir sahil kenti olması dolayısıyla açılmış olan “konsolosluklar ve gelip giden gemiler” Kuşadası’na bir canlılık kazandırmışlardır. Kuşadası’nda bu dönemde yerli Rumların “2 okulu, 2 hastanesi, 2 kilisesi,1 mezarlığı, 1 gazetesi, 1 Metropolit hanesi, 19 meyhanesi, 2 ta’sirhanesi, 2 eczanesi,400 ün üzerinde çeşitli dükkânı,5 un değirmeni ” ve çok sayıda emlakleri vardır.

26 Nisan 1922 tarihinde Yunan işgal kuvvetleri Kuşadası’nı boşaltan İtalyanların yerini aldı. Şehrimizde bulunan “Kuşadalı Rumlar” başta dönemin “Kuşadası metropoliti Yovakim Efendi” olmak üzere sevinç gösterilerinde bulundular. Osmanlı tarafından onarılan “Aziz Yorgo Katedrali Çan Kulesine” büyük boy bir Yunan bayrağı çektiler. Eski adı dimyat olan Rum mahallesindeki Rum evlerinin balkonlarına ve pencerelerine de Yunan bayrakları asılmıştı. Bu işgal 5 ay sürdü ve 7 Eylül 1922 de sona erdi.  Türk kuvvetleri kente girmeden önce Kuşadası Rumları çoktan kayıklara ve gemilere binerek Sisam adasına ve diğer adalara kaçmışlardı.

Kaynakça :

1-Sedat Onar, Aziz Yorgo Katedrali , Kuyeta Yerel Tarih Dergisi, Kuşadası Ekim 2010, s 2-Sedat Onar, Aziz Yorgo Katedrali, a., g., m. 3- Engin Berber, Yunan Kaynaklarında Kuşadası ,  Geçmişten Geleceğe Kuşadası Sempozyumu 1, Meta Basım, İzmir 2001, s 295-344
4-Mine Çağır, İbrahim Caner Türk, 1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesi Ve Türk Eğitim Tarihindeki Yeri, Avrasya Sosyal ve Ekonomik Araştırmaları Dergisi, İstanbul 2017, Cilt 4, sayı 11, s 37-50


 

 

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam80
Toplam Ziyaret32340
Hava Durumu