• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kültür Portalı

Kuşadası Kalebendleri



KUŞADASI KALEBENDLERİ 

 





Kuşadası Osmanlı döneminde  Cezayir-i Bahr-i Sefid Eyaleti, Sığla Sancağı İne kazası olarak bilinir ve arşiv kayıtlarında bu adla yer alırdı. Kentin surlarla çevrili bir iç  kalesi (sur içi) ve denizden 220m. Uzaklıkta yer alan ve bağlantısı olmayan kayalıklar üzerine kurulu ikinci bir kalesi vardı. Halk arasında “ Küçük ada “ olarak bilinen  kale üzerindeki gözetleme kulesinden dolayı kenti koruyan deniz karakolu görevi görüyor ve limana giren-çıkan gemileri kontrol altında tutuyordu.
Osmanlı hukuku;  İslami hukuk kurallarına bağlı olmakla beraber Arapların uyguladığı katı şeriat kurallarından ziyade imparatorluğun gereği olarak insani önceliği olan çağın çok ilerisinde bir  hukuk ve ceza sistemi uygulanıyordu.

Toprakların üç kıtaya yayılması, dünyadaki gelişmeler ve imparatorluğu oluşturan 30 a yakın milletler nedeniyle Osmanlı hukuku sürekli gelişmeler göstermiştir.  Bu ceza sisteminin ana amacı  “ öldürmekten ziyade insanı yaşatmak “ üzerine kurulmuştu. İdam cezası uygulamada en son başvurulan bir yöntemdi.   Kuran’ı kerimde yer alan” kısasta hayat vardır, ancak affederseniz sizin için daha evladır “ ayeti esas alınmıştı. 

Mahkumlar yani suçlular  işledikleri cürümlere göre çok çeşitli  suç kategorilerine göre cezalandırılırlar ve   suç niteliklerinin hafiflerinden başlayarak en ağırına kadar çeşitli kademelerde cezalandırılırlardı.  Bunlardan biri de “ kalebend “ adı verilen ceza türüydü. Suçlular en yakın kalelere gönderilir ve verilen hüküm süresince bu kalelerde hapsedilirdi. Kale dışına çıkmamamk ve melketlerinden uzakta olmak kaydıyla bir nevi sürgün cezası çekerlerdi. 17. Yüzyıldan başlayan ve 19. Yüzyıl başlarına kadar devam eden bu sistem daha sonra kaldırıldı.  

Kuşadası’nda bulunan  iç kale ve küçük ada kaleleri “ kalebend” mahkumlar için kullanılmıştır. Öncelikle yakın çevre karyeler, kazalar ve sancaklardan gönderilen kalebend mahkumlar sur içinde tutulmuşlardır.  18. Yüzyılın ortalarından itibaren de kara bağlantısı olmayan Küçük ada kalesine hapsedilmişlerdir. Kuşadası kalebentleriyle ilgili iki mahkumiyet kararını veriyoruz.

1. [s.43/4] Saruhan Sancağı Mütesellimine ve Karaosmanoğlu Mustafa ve Mağnisa'da vâkı‘ merhum ve mağfûrun-lehâ Vâlide-i Sultân Süleymân tâbe serâhümâ evkāfı mütevellîsine ve Kuşadası Dizdârına hüküm ki, 
Mağnisa'da vâkı‘ sultân-ı müşârun-ileyhin câmi‘-i şerîfi ve imâret-i âmiresi evkāfı mukāta‘alarından Kırkağaç Mukāta‘ası tevâbi‘inden Kayadibi nâm karye sâkinlerinden Hâcı Süleymân nâm kimesne kendü hâlinde olmayup dâ’imâ mûkız-ı fitne ve ser-i cem‘iyyet olduğundan gayrı Akhisarlı Yûsuf Bayrakdar dimekle ma‘rûf şakī ile müttefik ve mezbûr dahi on beş yigirmi nefer eşkıyâları getürdüp karye-i mezbûr fukarâsı bi-gayrı hakkın tecrîm ve vâkı‘ olan tekâlîflerinde kendüleriçün ziyâde şey’ tahmîl ve dâ’imâ fesâd ü şakāvetlerinden hâlî olmayup ol-havâlînin ihtilâline bâ‘is ve bâdî ve fukarânın adem-i tahammüllerinden nâşî perâkende ve perîşân ve vakf-ı şerîfe dahi muzırr ve şerr ü fesâdından ibâdullâhın emn ü râhatları olmayup şer‘-i şerîfe ve zâbitâna dahi rûy-i itâ‘at ve inkıyâd olmamağla ol bâbda fukarâya rencîde ve tasallutu ziyâde olduğunun vukūfu olan sikāt-ı müslimîn haber vermeleriyle siz ki mûmâ-ileyhimsiz, mezbûr Süleymân mübâşeretinizle ahz ve zaleme-i sâ’ireye mûcib-i ibret içün kal‘a-bend ve mezbûrun şerr ü mazarratın ibâdullâh üzerinden tahlîs etdirmek bâbında size hitâben emr-i şerîfim virilmek içün mütevellisi recâsına nâzır-ı vakf ağâ-i mûmâ-ileyh arz eyledüğü eclden Saruhan Mütesellimi ve Karaosmanoğlu ve vakf mütevellîsi ma‘rifetiyle ahz ve ıslâh-ı nefs içün Kuşadasında kal‘a-bend olunmak emrim olmuşdur.

Evâhir-i C [Cemâziye’l-âhir] sene [1]152. / 11 Ağustos 1739

(Kaynak : Güler Bayraktar, Osmanlı Devletinde Kalebend Cezası, 5 Numaralı Kal’a-bend defteri, Gazi Osman Paşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih ABD Yüksek Lisans Tezi, Tokat 2003, s 27) 


Kuşadası nâʼibi ve Kuşadası kalʻası dizdârına hüküm ki, 
Sen ki Mevlânâ-yı mûmâ-ileyh Ali Rıza zîde ilmühûsun. Südde-i saʻâdetime mektûb gönderüp bundan akdem Kuşadası'nda ahkâm-ı şerʻiyye icrâsına me’mûr Nuʻmân Efendi dimekle arîf kimesnenin zemân-ı hükûmetinde yine Kuşadası sükkânından liman re’îsi Halîl ve Topcu el-Hâc Süleymân ve Şefik Mehemmed ve Çakır el-Hâc Mehemmed ve Eskicioğlu el-Hâc Mehemmed ve el-Hâc Ali ve Bakırcıoğlu ve Keriçli oğlu Ahmed ve sâ’ir hevâdârlarına tâbiʻ zümre-i eşhâs ile ittifâk ve öteden berü derûnlarında muzmer melʻanet icrâsiçün mahkeme üzerine hücûm ve mâl ve eşyâyı nehb ü gāret ve hetk-i ırz ve vücûhla şeriʻat-ı Muhammediyeyi tahkīr itdiklerine kāniʻ olmayup mûmâ-ileyhi kalʻaya vazʻ ve üç dört gün habs ve yüz ve yüzellişer guruş ahz etmeleriyle mûmâ-ileyhi bir takrîb Sığla sancağı mütesellimi tahlîs ve âminen ve sâlimen İzmir cânibine irsâl idüp fesâd-ı azîm ve îkāz-ı fitneye bâʻis ve öteden berü müzevvir ve ihtilâl-i belde âdet-i müstemirreleri olduğu cemm-i gafîr ve cemʻ-i kesîr ihbâr etmeleriyle bu misillü efʻâl-i kabîha ile meʼlûf ve bâlâda mastûrü’l-esâmî kimesneleri ve sâʻir hevâdârları li-ecliʼt-teʼdîb ibreten liʼs-sâʻirîn kılâʻdan birine kalʻa-bend olunmak bâbında emr-i şerîfim virilmek recâsına biʼl-iltimâs arz eylediğin ecilden tersâne-i âmirem tarafından mübâşir maʻrifetiyle mahallinde merkūmların keyfiyetleri taharrî ve tecessüs olunup inhâ olunan harekât-ı nâ-ber-câları nefsüʼl-emre muvâfık zuhûr ider ise merkūmların Kuşadası kalʻasına kalʻa-bend olunmaları bâbında. 

Fî evâʻil-i Ra sene 195 /Nisan 1781

Kapudan Paşa zîde kadrühûnun iʻlâmı ve sâdır olan fermân-ı âlî mûcebince işbu emrin kaydı terkīn ve iʻlâmı hâl siyâkında emr-i şerîf tahrîr olunmuşdur. 

(Kaynak,  Şahin Alemdaroğlu, 20 Nolu Kalebend Defteri, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2018, s 47 hüküm. 1)
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam43
Toplam Ziyaret32303
Hava Durumu